Aynaya Bakmak








İnsanlar genellikle kendilerini iyi hissetmek için sabah evlerinden çıkmadan önce aynaya bakıp, motive edici saçma sapan sözler sarfederler; " Ne yakışıklı olmuşsun şerefsiz yine" ya da " Ay çok güzelim kahretsin" gibi   Aslında o kadar iğrençtirlerdir ki ancak bu şekilde yerleyeksan komplekslerini bi yerlere çıkartmaya çalışırlar. Üzüldüğüm insan türlerinden başka bir katagoriye dahil olamayan tiplerdir.
İlk paraftan itibaren ağır bir eleştiri dili kullandım ya sonu nasıl gelecek bilemiyorum.

Aslına bakarsanız akabinde yazacaklarım ne başlıkla ne de ilk parağrafla alakadar laf olsun diye bir kaç satırdı hepsi o. :)
Asıl konu yaklaşan 14 şubat ile ilgili olucak ama hemen öncesinde bir kaç günlük İstanbu' a dair bir kaç satır.

İstanbul bu sefer canımı hiç acıtmadı. Önceden olsa nefret duyduğum o şehre gitmemek için bahaneler uydurur, bir yolunu bulur hiç bir şekilde adımımı atmazdım ama  bu sefer gerçekten anladım ki (nasıl becerdim bilmiyorum fakat) farkında olmadan kendi kendimi tedavi edip kapanması imkansız sandığım yaranın;
kedinin bişeyini görüp  'ay ben bu yaradan ölürüm' diyerek abarrtığı  kadar, ufak olduğunu anladım.

Velhasıl gittim ablamı gördüm, kokusunu çektim içime geldim... (es geçtim gibi hissedilmesin bu konu üzerinde değil yazmak, aklıma getirdiğim an kendimi kötü hissediyorum)

...................................................................................................................................................................

Gelelim asıl konuya.

14 Şubat Sevgililer günü :)
Geçen sene yine bu zamanlar şöyle bir yazı yazmışım. Bağlantı verdim ancak tahmin ediyorum ki bir çoğunuz zahmet edip okumuyacaksınız o yüzden özetle ne özeti yazının tamamına yeniden yer veriyorum :)

"
Nedir aşk? Sadece ruhsal bir olgu mu yoksa hormonal depreşimler mi? Hislerimize, fizyolofik reaksiyonlar katkıda bulununca daha bir anlamlı mı oluyor?
Ne kadar çok soru sordum böyle kendi kendime ancak çözümlemesi güç bir kavramdan bahsederken bu kadar çok soru sormak yerindedir diye düşünüyorum.
Uyandığınızda karnınızın tam ortasında hissetiğiniz kalp atışları, aklınıza geldiğinde avuçlarınızın terlemesi, gülümsemesini düşünce uzaklara dalıp gitmek... Daha sayabileceğim bir çok fiziksel reaksiyon.
Evet aşk sadece" hormonal ve fiziksel bir olgu" zorunlu olarak kişisel kanaatim bu.
Diyelim ki ben de ya da başkasın da bazı hormonal bozukluklar var ve aşık olmaya neden olan hormonları salgılyamıyor o zaman ne olacak? Aşk özürü olan bedenler mi çıkıcak karşımıza ?
Bir de ömrü hesaplanıyor ya en rahatsız eden mevzulardan biride budur. 3 yıl bir ömür biçiliyor aşka ve bu da yine hormonlarla açıklanıyor.
O zaman nerede kaldı duygular, hisler?
Sevişmenin gölgesinde kalan duygular belli bir zaman sonra enkaz halini alıyor.
Aşkın rengi kırmızı... Çiçekleri bile sınıflandırıyoruz.
Neden?
Çünkü aşk komplike bir şey gibi gösterilmeye çalışıp içinden çıkımaz bir hal alması sağlanıyor.
Sevgililer günü "101 tane gül" , yıl başı "kırmızı don", özel günler "orkide", evlenme teklifi "tektaş",
Bu mudur aşk? ya da aşk üzerinden sektör oluşturulması ne kadar doğrudur?
Sorular yığınla devam edicek gibi görünüyor...
Demem o ki aşk;
görmek, duymak, acıkmak, dokunmak, üşümek, ağlamak, gaz çıkarmak, burnunuzu karıştırmak, işemek , uyumak ve sayabileceğim bir çok fiziksel faliyet gibi olağan ve sıradan bir şey.
Sanırım bunu idrak edip sindirmek gerek ondan sonra aşka karşı olan bakış açımız değişecektir eminim.
1/03/2008
"

Neden böyle bir yazı yazdım ki acaba :) Zamanla insanın düşünceleri değişiyor demekki  yok yok tamamen şaka ve Yetkin' e yaklaşan sevgililer günü öncesinde mesaj içeren satırlar değil gerçekten :)

Geçen sene  ve ondan önce ki senelerde bu özel günler ile ilgili düşencelerim ne ise şimdi de "baki" değişmedi.
Aşkın, sevginin sektörleştirilip bir takım kişilerin bundan kazanç sağlamasına her zaman karşıyım ve hep karşı olucam ama bu ayın 12 sinde 13 de hatta 20 sinde alınabilecek hediyelere her zaman açığım :)
Şakaa

Diğer Yazılar

6 comments

  1. reklam gibi olacak ama (: şurada aşkın ne olduğuyla ilgili bir yazı yazmıştım.

    olur da birgün bu satırları bana yedirecek biriyle karşılaşırsam, benim de sevgililer günü veya aşkla ilgili fikirlerim (mecburen) değişecektir sanırım (:

    YanıtlaSil
  2. Adsız22:21

    kusurakalma ama herkezi g.t nü kaldırdığı anlar vardır şimdi sırf bende buyum havası ile yazmışsın bu özgüven değil egodur.hadi öyle olmasın neden şımartmasın insan kendini..bide dikkat ediyorumda sosyal sorumluluk prj.adına filistinle ilgili hiç yazı yok blk lerde umursamazlıkmı yoksa blk int.yazarlıklarınız sadece karıkız yada şapşal adam anılarınızlamı

    YanıtlaSil
  3. @melankolikdeli
    Ne reklamı şekerim :) Bir gün geliyor öyle biri çıkıyor ki karşına geçmişte ki asla dedin kaide saydığın kararlarını bir anda siliveriyor :)

    @Adsız Yok yok bu tamamen öz güvendir emin ol Öyle olsa bu sayfanın adı ADSIZ olurdu tıpkı senin bu cesur yorumu cesaretsiz bir ADSIZ imzası ile yazdığın gibi!!!

    Kaldı ki Gazze de yaşanılanlar ya da ülkem de açlık çeken ya da dünyanın herhangi bir yerinde senin bile haberinin olmadığı bir yerde acı çeken bir insanla ilgili birşey yazmış olsam bu sadece gündemi kullanarak google a Gazze ya da Filistin yazan birini bu sayfaya çekmek amaçlı bir yazı olarak görülmesinden, bu blog ta öyle bir yazıya yer vermemeyi yeğlerim. Bu sayfanın dışında sen benim neler yaptığımı biliyor musun ki? Ben kime ne anlatıyorum ki Adsız boşver kardeşim Türkçeyi doğru düzgün kullanamayan bir insana burada birşeyler anlatmaya çalışıyorum komik :) kolay gelsin!

    YanıtlaSil
  4. sektörün reklamları ortalığı kavurdu geçirdi bu senede. geçen sene çok populer olan ufak bir veletin babasına söylediği "şu kadarcık bir şey" sözü bu sene krizden etkilenmiş olacak ki "488 tl tek taş" biçiminde tv reklamları gördüm.

    YanıtlaSil
  5. şaka şaka şaka nereye kadar :)

    YanıtlaSil
  6. son zamanlarda moda olan bütün motivasyon ve kişisel gelişim sitelerinde veya kitaplarda kendinizi motive edin başarılı yakışıklı güzel oldugunuzu düşünün diye yazıyorlar. bunun zararı nedir. Yoksa bu kadar kitap yalan mı söylüyor :)

    YanıtlaSil